Mahatma Gandhi: Sessiz Direnişin Öyküsü

Mahatma Gandhi adını duyduğumuzda onu hiç tanımasak bile politikalar üstü bir şahsiyet olduğu hissine kapılıyor pek çoğumuz. Gerek bir filmden, gerek bir haber bülteninden, gerek bir televizyon programından aşina olduğumuz bu ismin hayatına şöyle bir pencere açmak istedim. Hazırsanız Hindistan’a doğru bir yürüyüşe çıkalım…
Mahatma Gandhi
Asıl adı Mohandas Karamşand Gandhi olup “Mahatma” ise lakabı imiş ve “Büyük Ruh” anlamındaymış. 2 Ekim 1869 tarihinde Hindistan’ın kuzey-batı kısmında yer alan Porbandar’da dünyaya geldi Büyük Ruh. Varlıklı bir ailede doğan Gandhi’nin babası Porbandar’ın başveziriydi. Annesi ise babasının dördüncü eşiymiş efendim. Gandhi, 13 yaşına geldiğinde evlendirilmiş ve dört çocuk sahibi olmuştur. Erken yaşta evlenmiş olması okul hayatında başarılı olamamasına neden olmuştur zira Gandhi, ilk okul ve lisede parlak bir öğrenci olamamıştır.
Londra’da Üç Sene ve Güney Afrika Rotası
19 yaşına gelen Mahatma Gandhi, hukuk eğitimi alması için 1888 yılında Londra’ya gönderilir. Gitmeden önce Hindu geleneklerine uygun olarak, Londra’da geçireceği sürede alkol, seks ve et yemeklerinden uzak duracağına dair yemin etmiştir. Kültürüne tamamen zıt olan bu ülkede yaşam oldukça zor olsa da üç yıl sonra yani 1891’de eğitimini başarılı bir şekilde tamamlayıp ülkesine döner. İki sene boyunca Bombay ve Rackot şehirlerinde avukatlık yaptı. Daha sonra 1893 yılına gelindiğinde Güney Afrika yollarına düştü. İşte bu kararı onun hayatının dönüm noktası olmuştur. Daha yolculuk esnasında eşitsizliklerle yüz yüze kalmış, birinci sınıf bir tren bileti olmasına rağmen tren atılmıştır. At arabasıyla yola devam etme kararı alsa da bir Avrupalıya yer açılması için yerinden kaldırılıp basamakta gitmesi söylenmiş, kabul etmeyince sürücü tarafından darp edilmiştir.Hintli bir hukuk bürosunda avukatlık yapacaktı. Fakat dönemin ırkçı Abartheid rejiminin baskısı onun hukuk dışında başka alanlara da yönelmesini sağladı. Rejim, Hintli işçiler üzerinde çok büyük bir baskı kurmuştu. Gandhi bu duruma sessiz kalamadı ve Hint kökenli işçilerin haklarını savunmak için kollarını sıvadı.
Barışçıl Direniş
1894 yılında Mahatma Gandhi ve bir kaç arkadaşı Afrika Hintlileri Kongresi’nin kuruculuğunu üstlendi. Afrika’da çalışan Hintli işçilerin barınma, sağlık ve gıda gibi sorunlarının çözüme kavuşturulması için çeşitli kampanyalar başlattılar. Mücadelesinin bu ilk dönemlerinde izleyeceği yolun güzergahı aklında belirmeye başlamış ve mutluluğun, makineleşmeye çok az bağlı kalarak sağlanabileceği fikrini benimsemişti. 1906 yılına gelindiğinde ülkede Zulu isyanı baş göstermişti. Gandhi de büyük bir özveriyle Güney Afrika hükümetine yardım için başvuru yaptı. Buna göre Hintlilerden oluşan bir grup sağlık hizmeti verecekti. Başvuru kısa sürede kabul edildi ve Mahatma Gandhi ile ekibi ayrım gözetmeksizin insanlara sağlık hizmeti sağlamaya başladılar.
Benliğini Temizleme Dönemi
Bu uğraşları sırasında Gandhi, benliğini temizleme kararı aldı. Eşinden izin alarak bekarlık yemini etti çünkü onun düşüncesine göre aile hayatı, mücadelesine engel teşkil edebilecek bir müesseseydi. Bu yıllarda Güney Afrika bir İngiliz sömürgesiydi. Rejim, İngiliz politikalarınca yönetiliyordu. İşte bu Avrupa etkisi kendisini gösterecek ve Hintlilere karşı asılsız istatistiksel verilerle karalama kampanyası düzenlenecekti. Gandhi yaklaşan tehlikenin farkındaydı. Neticede Asya kökenli insanlara karşı baskı yasaları birbiri ardına çıkartılmaya başlamıştı.
Satyangraha!
Gandhi bu baskılara boyun eğmeyi reddetti. Baş kaldıracaktı ancak bunu şiddetle değil aksine barışçıl yollarla yapacaktı. Kendi tasarımı olan “satyangraha” hareketini başlattı. Yani Sessiz Direniş… Buna göre Gandhi yasalara uymama çağrısı yaptı. Onun başlattığı bu kampanya hızla destekçi bulurken Kara Yasa adı verilen ve Asyalı vatandaşlara baskı dozunu arttıran yasa da kabul edildi. Gandhi, ilk kez hapis cezası almıştı. Johannesburg’ta iki ay kadar tutuklu kaldığı sırada direnişin sembolü haline gelecek olan Gandhi pelerinini giydi. Direniş hareketi küçük bir başarı elde ederek General Jans Smuts ile bir görüşme sağlandı. 30 Ocak 1908 tarihinde Gandhi ve arkadaşları salıverildi. Ancak general, anlaşmaya uymadı ve Asyalıların Transvaal bölgesine girişini yasaklayan yasayı onayladı. Baskının devam etmesi üzerine Hintliler kitleler halinde gösteriler yapmaya başladılar. Çoğunluğu ise hapse atılıyordu. 1913 yılında Mahatma Gandhi ve iki bin kadar işçi sınıra doğru yürüyüş yaptılar. Bu yürüyüş çok büyük bir yankı uyandırmıştı…
Hindistan’a Dönüş
1914 yılına gelindiğinde Güney Afrika’da düzenlediği kampanyalar başarıya ulaşan Mahatma Gandhi, Hindistan’a dönme kararı aldı. Hindistan Ulusal Kongre Partisi üyeliğine girdikten sonra Güney Afrika’da düzenleyip başarıya ulaştırdığı sessiz direnişi bu sefer Hindistan’da, Şamparan köylüleri için düzenledi ve başarıya ulaştı. Gandhi artık tanınan birisiydi ve destekçi sayısı azımsanamayacak kadar fazlaydı. Hindistan Kral Naibi tarafından Delhi’ye çağırılmıştı. 1. Dünya Savaşı sona erdiğinde Gandhi yeniden sessiz direnişe başladı. Bu sefer hedefi Pencap’ta baş gösteren olayların bastırılması için hükümete olağanüstü yetkiler tanıyan yasalardı. Gandhi, bu yasaların şiddet içerikli olduğunun farkındaydı ve buna karşı çıkıyordu. Ancak şiddet olaylarını takip eden Amritsar katliamı sonrası başarıya ulaşamadığını görünce sessiz direnişine son verdi.
Bölünmeye Karşı
1918 yılında ülkede dini çatışmalar başlamıştı. Mahatma Gandhi de Hindular ve Müslümanlar arasındaki anlaşmazlıkları çözebilmek amacıyla çalışmalara başladı. Dört yıl boyunca köyleri, kasabaları adım adım gezerek barış çağrısında bulundu. Ayrıca alkol ve uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklara karşı da kampanyalar yürütüyordu. 1927 Hindistan’a dominyonluk verilmediği takdirde yeniden sessiz direniş başlatacağını belirtti. Ardından çok büyük bir kalabalıkla bir gösteri yürüyüşü düzenleyip deniz kıyısına geldi. Burada kumsaldan bir tutam tuz aldı. Böylece bu yürüyüşün adı Tuz Yürüyüşü oldu ve hem İngiltere hem de Amerika’da çok büyük yankı uyandırdı. Takdir edersiniz ki İngilizler bu duruma sessiz kalmadı ve Gandhi yeniden üstelik bu sefer süresiz olarak hapse atıldı. Ancak Hintliler yılmıyordu. Gandhi, hapiste olmasına rağmen kampanyasını başarıya ulaştırabilecek kudrete erişmişti. 1938’de yeniden Müslümanlar ve Hindular arasında orta yol bulmaya çalıştı. Daha sonra hapisten çıkan Gandhi, çalışmalarının sonucunda kongreden “Britanya Hindistan’ı terk etmelidir” kararını çıkarttırdı. 1942 yılında bu kampanyası nedeniyle tekrar tutuklandı. Gandhi’nin eşi Katsurbai de kampanyaların en ateşli destekçisiydi. Bu nedenle o da defalarca tutuklandı. Ancak 1944 yılında hapisteyken hayata gözlerini yumdu.
Ölümü
Gandhi’nin başlattığı kampanyalar ve verdiği mücadeleler sonucu 1947 yılında Britantya, Hindistan’dan çekilmeye başladı. Ancak sorunlar bitmiyordu. İngilizler ardında çok daha tehlikeli bir durumu bırakıyordu. Hindular ve Müslümanlar arasındaki çatışma ortamı coğrafyaya hakim olmuştu. Gandhi ise her şeye rağmen şiddete karşı çıkıyordu. 79 yaşına bastığı günde 5 günlük bir oruca girdi. Ancak orucun son gününde yine şiddet olayları baş gösterdi ve Mahatma Gandhi, Hintli bir genç tarafından suikaste uğrayarak hayatını kaybetti. Sessiz Direniş ise ardında bıraktığı en büyük miras olarak kaldı…
Böyle bir insana böyle bir ölüm..
Tarih boyunca anılacak biri…
Olağanüstü bir yaşam.
Çok güzel bir yazı olmuş …bilgilendirme için teşekkürler
Etkileyici bir hayat hikayesi
Mükemmel bir yaşam ve saygı duyulması gereken bir hayat
Bu değerli bilgiler için emeğinize sağlık :)
Gizel yazı elleinixe sağlık
Çok sevdiğim bir sözü vardır.
Güç zaaflarını bilen ve onlara hükmedebilenlerindir.
Başarısızlıktan başarıya geçiş öyküsü. Gerçekten etkileyici
Harika bir yazı olmuş
Sectigi yol pek tercih edebilcegim bir yol değil
Çok güzel bir makale olmuş teşekkürler
Fikirlerini onemsedigim sayili sahislardan biri. Ismini burda gormek cok hos.
Emeginize saglik cok tesekkurler.
Saygıyla anıyoruz
bu ölümü hakketmiyordu
Cesur bir adam.. Tek başına bu yola girmek herkesin işi değil..